TÜRK HUKUKUNDA GÜVENLİ E-İMZA
Türk Hukukuna E-imza 5070 sayılı kanunla düzenlenmiş olup, 5m ile hukuki çerçevesi çizilmiştir. Kanun m.4 ile e-imzanın tanımını yapmış; Münhasıran imza sahibine bağlı olan, sadece imza sahibinin tasarrufunda bulunan güvenli elektronik imza oluşturma aracı ile oluşturulan, nitelikli elektronik sertifikaya dayanarak imza sahibinin kimliğinin tespitini sağlayan, imzalanmış elektronik veride sonradan herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespitini sağlayan imzaya güvenli e-imza demiştir.
Benzer şekilde (818 Sayılı Eski BK m.14) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunumuz da m.15 ile buna paralel bir düzenleme getirmiştir. (1086 Sayılı Eski Humk m.295/A) 6100 sayılı HMK da E imzanın kapsamı ve uygulama alanı daha da genişletilerek düzenlenmiştir. Eski Humk 295/A çerçevesinde 2004 yılında eklenen ek bir maddeyle “Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir.” Şeklinde ilk defa usul yasanına girmiştir. Bu veriler aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılırlar. Bunun yanında ıslak imzanın inkarı halinde nasıl ki mahkeme Humk m.308 anlamında tarafları çağırmak, isticvab etmek, istiktab ve bilirkişi incelemesine götürüyorsa güvenli e-imza içinde aynı hükmün kıyasen uygulanacağını ifade edilmiştir. 2004 yılında ilk defa usul yasamıza giren elektronik imzanın başlarda gerek mahkemelerin uygulaması gerekse e-imzanın hâkimler tarafından tam olarak anlaşılamamış olması nedeniyle bu hükmün uygulanabilme ihtimalini zayıflatmaktaydı.
Teknolojik olanakların devlet ve adliye nezdinde gelişmesi, mahkemelerin Ulusal Yargı Ağı Projesi olarak anılan UYAP sistemine geçişi ile birlikte daha çok uygulama alanı bulan güvenli elektronik imza, yeni usul yasasıyla yeniden ve daha ayrıntılı düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK m.205/2 göre, “Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik verilerin, senet hükmünde...” olduğu yine aynı maddenin 3.fıkrasında “Hâkim, mahkemeye delil olarak sunulan elektronik imzalı belgenin, güvenli elektronik imza ile oluşturulmuş olup olmadığını resen inceleyeceği.” Şeklinde düzenlemeler getirilmiştir. Aynı yasanın 210 maddesinde elektronik imzanın inkarı halinde “…Güvenli elektronik imzayla oluşturulmuş verinin inkârı hâlinde, hakim tarafından veriyi inkâr eden taraf dinlendikten sonra bir kanaate varılamamışsa, bilirkişi incelemesine başvurulur” şeklinde düzenleme getirilerek eski Humk 295A maddesinde olduğu gibi elektronik imzanın inkarı halinde de hakime teknik bilirkişiye başvurma imkanı tanınmıştır.
Günümüzde elektronik imzanın uygulama alanı ve önemi artmıştır. 6100 Sayılı HMK, UYAP sistemi üzerinden tüm adliye işlemlerinin yürütülmesini fiziki ortamdan elektronik ortama geçirmeyi amaçladığından, elektronik işlemler başlıklı 445 maddesi çerçevesinde elektronik imzanın kullanım alanına yer vermiştir. Buna göre, UYAP sisteminin tanımını yaparak; Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemi olduğunu, Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP sistemi üzerinde verilerin kaydedilip, saklanacağını, elektronik ortamda, güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılıp, harç ve gider avansı ödenebileceğini, dava dosyaları incelenebiliceğini, aynı kanun kapsamında fizikî olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgelerin güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanabilip UYAP sistemi üzernden gönderilebileceğini, güvenli elektronik imza ile oluşturulan tutanak ve belgelerin ayrıca fizikî olarak gönderilmeyeceğini, belge örneği aranmayacağını, elektronik ortamdan fizikî örnek çıkartılması gereken hâllerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanıp mühürleneceği açıkça hüküm altına alınmıştır.
Görüleceği üzere başta hakim ve savıcılar olmak üzere tüm adliye personeli, avukatlar, bilirkişiler, arabulucular, uzlaştırmacılar ve isteğe bağlı olarak dilerse vatandaşlar da kendilerine açılan UYAP üzerindeki portal adı verilen sistem girişlerinden tüm işlemlerini elektronik imza kullanmak suretiyle yapabilmektedir. Artık hakim, savcı, adliye personeli, avukatlar, arabulucu, bilirkişiler dosyalarını yetkili olmak veya vekaletname ibraz etmek suretiyle sistem üzerinden inceleyebilmekte, dilekçelerini, tunakalarını, belgelerini ve delillerini gönderebilmekte, davalarını ve icra takiplerini sistem üzerinden başlatabilmekte, savcılıklara suç duyurusunda bulunup savcılık dosyalarını dahi inceleyebilmektedirler. Bunun yanında vatandaşlar da sınırlı hallerde olmak üzere yine UYAP portalına bağlanmak suretiyle dosylarını inceleme imkanına sahip olmuşlardır. Bahsi geçen işlemlerinin yapılabilmesi için vatandaşlar dışındaki işlem sahiplerinin mutlaka elektronik imza kullanması gerekmektedir.
AB direktifi E-imzayı tanımlamış olup, bünyesinde gelişmiş(ileri) E-imza ve Güvenli E-imza düzenlemiştir. Türkiye’nin kabul ettiği e-imza güvenli e-imzadır. Aslında ikisi arasındaki temel fark, gelişmiş e-imza da, verisign gibi şirketlerden imza alınırken bunların bağlı olduğu kurumlar bulunmamakta; güvenli e-imza ise, elektronik sertifika sağlayıcılarından temin edilmektedir. Aralarında regülasyon ve güvenlik denetimi açısından farklılıklar bulunup, teknolojileri aynıdır.
Türkiye’de e-imza şirketleri tarafından alınan bir e-imza mevcut yasal düzenlemeler nedeniyle uluslararası alanda kullanılamamaktadır. Bu imkânın varlığı için, e-imzanın mevcut ilişkinin karşı tarafında tanınması gerekmektedir. Bu sebeplerde ötürü uluslararası dolaşımın sağlanması için yabancı sertifikalara ilişkin hükmün yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Zira 5070 sayılı E-imza kanunundaki hükümler emredici niteliktedir.
E-imzada incelenmesi gereken önemli kavramlardan biri zaman damgasıdır. Bir belge e-imza ile imzalandığında bu belgenin ne zaman oluşturulduğunu belirlemek için zaman damgasının alınması gerekir. Zaman damgası, e-imzayı atarken, atılan imzayı doğrulamak ve arşivlemek amacıyla veyahut e-imzadan bağımsız olarak oluşturulan bir elektronik doküman için kullanılabilir. Böylece o belgenin ne zaman e-imza ile oluşturulduğu uydu aracılığıyla belirlenebilecektir. Bu husus özellikle bir hukuki işlemin e-imza ile ne zaman yapıldığının veya üzerinde bir değişikliğin yapılıp yapılmadığının tespit ve ispatı açısından önem taşımaktadır. Zaman damgası e-imza şirketlerinden temin edilebilmektedir.
E-imza’nın gerek sertifika sağlayıcıları tarafından verilmesi gerekse e-imza sahibi tarafından kullanılması sırasında uyması gereken birtakım yükümlülükler ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiştir. Böylelikle e-imzanın sahibi dışında başkaları tarafından kullanılmasının, erişilmesinin engellenmesi amaçlanır. Zira e-imza adı verilen sistemin içinde kişinin münhasıran kimlik bilgileri bulunduğundan bu bilgilerin başkaları tarafından haksız bir şekilde kullanılması tehlikesi ortaya çıkabilecektir.
AB direktifinde olmayan fakat Türkiye tarafından E-imza ile ilgili olarak getirilen bir düzenleme de kurumsal başvurudur. Bir tüzel kişiliğin, çalışanları veya müşterileri veya üyeleri veya hissedarı adına yaptığı nitelikli elektronik sertifika başvurusu olarak ifade edilmektedir. Bu sistem Türkiye’de büyük kolaylık sağlamıştır.
E-imza yanında kullanılan bir diğer yöntem ise Mobil imzadır. Bunlar arasında hukuki sonuçları bakımından hiçbir fark olmayıp, ıslak imzanın doğurduğu sonuçlar e-imzada olduğu gibi mobil imzaya da bağlanmıştır. Sadece kullanılan platformlar açısından farklılıkları vardır. Ayrıca mobil imza e-imzadan daha kullanışlıdır.
Av.İbrahim Ethem ABİKOĞLU, LL.M.